Son yıllarda yaşanan toplum baskıları, psikolojik sorunlar ve maddi sıkıntılar gibi birçok etken, insanları bunalıma itiyor. Bu durumun en trajik örneklerinden biri, Türkiye'de bir grup gencin yaşadığı olayda kendini gösterdi. Cehenneme 'gönderilmemek' için çaresizlik içinde "SOS" yazarak yardım istediler. Peki, bu gençler neden böyle bir yol seçti? Geri dönüşü olmayan bir karara neden itildiler? İşte, bu haberin arka planındaki çarpıcı detaylar.
Ülkemizde son yıllarda intihar oranlarında kayda değer bir artış gözlemleniyor. Aileler, çocuklarının yaşadığı psikolojik baskıları çoğu zaman göz ardı ediyor. İstanbul'un bir mahallesinde yaşayan gençlerden oluşan bir grup, 'Cehennem' deyimiyle, yaşadıkları zor koşulların bir metaforu olarak içsel çöküşlerini ifade ettiler. Çoğunun yaşadığı maddi sıkıntılar, eğitimde başarısızlık korkusu ve sosyal hayatta dışlanma, bu gençlerin yaşama olan inancını sarsmıştı.
Aile büyüklerinden biri, "Çocuklarımın gözlerindeki umutsuzluğu görmek beni derinden etkiledi. Onlara yardım etmek için elimden geleni yaptım ama bazen dayanılmaz bir noktaya gelebiliyorlar," diyor. Bu durum yalnızca çocuklar için değil, aileler için de yıkıcı bir etki yaratıyor. Çocuklar, yaşadıkları sorunları paylaşmadıkları için çaresiz hissediyorlar; bu durum, onları bir kurtuluş olarak son seçeneği düşünmeye itiyor.
Günümüz dünyasında en yaygın sorunlardan biri olan yalnızlık, özellikle de gençlerin mekânı haline gelmiş durumda. Dijitalleşmenin getirdiği sosyal medya bağımlılığı, yüz yüze iletişimi azaltırken, gençlerin sosyalleşme becerilerini de zayıflatıyor. "SOS" yazarak yardım istemek, aslında bir çığlık gibiydi; birbirlerinden kopan ve yardıma ihtiyacı olan birçok gencin simgesi haline geldi. Çoğu zaman aile desteği bulamayan gençler, böyle bir çare arayışına giriyor ve kendilerini yalnız hissediyorlar.
Bölgedeki sosyal hizmet uzmanları, bu tür olayların ardında yatan sebeplerin derinlemesine incelenmesi gerektiğini belirtiyor. Uzmanlar, gençlere destek olmanın yanı sıra ailelerin de eğitilmesi gerektiğini vurguluyor. "Birlikte daha güçlü olabiliriz" diyen uzmanlar, toplumsal dayanışmaya vurgu yapıyor. Bu gibi dramların yaşanmaması için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor.
Cahilleşme, yalnızlık ve psikolojik sorunlarla mücadele eden gençler, hayatlarını sürdürmek için daha geniş bir destek ağına ihtiyaç duyuyor. Ailelerin bunları göz önde bulundurarak gerekirse profesyonel destek alması büyük bir önem taşıyor.
Sonuç olarak, "SOS" yazarak yardım istemek, gençlerin içinde bulunduğu çaresizliği ve yalnızlık hissini simgeliyor. Bu çığlığı duymak, yalnızca yetkililerin değil, toplumsal bir sorumluluk olarak herkesin sorumluluğudur. Birlikte hareket etmeli ve bu duygusal çöküşle mücadele etme yolları bulmalıyız.